
Keyifli bir akşamın ardından, kahvemi almış, müziğimi açmış yılbaşı için ne yazsam diye düşünüyordum. Birden geçenlerde yaşadığım, tatsız bir olay geldi aklıma. Neden gelmişti ki şimdi bu? Beni üzmek için yokluyordu yine…
-Bana bunu yapma ” acı “, böyle üstüme gelme, iş açma başıma…Git işine! diyemedim, yapmadım, yapamadım. Savaşı kendisiyle insanın, acısını dış dünyadan çıkarması bundan; insan kendine kıyamıyor çünkü. Ve çıkardım… Üzülmeye noktayı koyduğumuz bu konuyu, tekrar açtım eşime. Üzgün gözlerle bana baktı ve gel sana bir hikaye anlatayım dedi.
Bir gün bir Budist ve bir Zen keşişi bir yere gidiyorlarmış hava da yağmurluymuş. Daha sonra kimonolu güzel bir kadının bir yerde mahsur kaldığını görmüşler, kadın çamurdan dereyi geçemiyormuş. Budist o yöne hiç bakmadan yürüyecekmiş çünkü bir kadına yaklaşmak yasak ve kurallara aykırı imiş. Derken Zen keşişi, “buraya gel” deyip kadını kucağına alarak karşıya geçirmiş. Sonra ikisi de yola devam etmişler. Ama olay Budist rahip’e dert olmuş, yol boyunca bunu nasıl yapar, nasıl yasalara karşı gelir diye düşünmüş durmuş. Bir müddet sonra dayanamamış sormuş:
“Bize yasak olduğu halde nasıl bir kadına dokundun ve onu taşıdın?”
Zen keşişi demiş ki..
“Ben onu orada bırakmıştım, sen hala taşıyor musun?” !!!
Ve eşim bana dönüp,
-Ben bıraktım, sen hala neden taşıyorsun? diye sordu.
Sarsıldım! İçimdeki ağlayan çocuğa umut şarkıları gibiydi sözleri, benim için tam bir aydınlanmaydı bakışı…Ve o an anladım yüklerimi geçmişte bırakmam gerektiğini!
Kimbilir kaç eski anıyı, yaralı ele geçirdik belleğimizin derinliklerinde? Kimbilir kaç kez kendimize yakalandık, kendimizden kaçarken? Dolandık durduk vicdan sorgularında. Ve zaman kaybettik…
Aldırma, yüreğindeki kramplara,mahzun hatıralara. Geçmişte seni rahatsız eden ne varsa bırak şimdi, taşıma yeni yıla, bırak geçmişteki seni.” Barış”, içinde büyüttüğün bütün sıkıntılarla, değişimine ve gelişimine katkıda bulundukları için teşekkür et, sana sıkıntı veren bütün insanlara.
Ve…
Bir şey yap.
Güzel olsun.
Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör.
Veya güzel bir şey yaz.
Beceremez misin?
Öyleyse güzel bir şeye başla.
Ama hep güzel şeyler olsun.
Şems-i Tebrizi
HEPİNİZİN GÜZEL GÜNLERİ YILLARI OLSUN…
yusuf
30 Aralık 2014 at 08:04
Mükemmel olmuş desem çok mu basit kaçar ?
Zehra GERGEROĞLU
30 Aralık 2014 at 10:53
çok teşekkür ederim.Amacım güzel bir yazı yazmak değil, tek bir kişinin bile düşüncelerinde güzel bir değişikliğe sebep olursam ne mutlu bana
Ebru
30 Aralık 2014 at 08:33
yüreğine sağlık. harika.
Zehra GERGEROĞLU
30 Aralık 2014 at 10:56
siz desteklekledikçe herşey daha güzel olacak
Rüzgar
30 Aralık 2014 at 14:11
yeni yıla yüklerimizden kurtularak başlamak başlangıçların en güzeli olsa gerek… Emeğinize sağlık cok güzel bi yazı olmuş.
Zehra GERGEROĞLU
30 Aralık 2014 at 22:42
Başlangıçlarinizin mutluluklar getirmesi dilegiyle
süleyman
04 Şubat 2015 at 11:35
Bir şey yap.
Güzel olsun.
“Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör.
Veya güzel bir şey yaz.
Beceremez misin?
Öyleyse güzel bir şeye başla.
Ama hep güzel şeyler olsun.”
Hiç bir zaman pes etme.
Ne güzel bir yazı
Yeşekkürler
Zehra GERGEROĞLU
05 Şubat 2015 at 16:29
Teşekkür ederim öncelikle. Malesef geçmişten gelen sıkıntıları bazen taşıyoruz günümüze, böyle durumlarda Şems Tebriz-i nin sözlerini hatırlama miz gerekiyor
Sansyorumu
22 Ocak 2017 at 05:05
Felsefi olmuş kaleminize sağlık.