
Şiddet, şiddet, şiddet… Ne tarafa dönsek kadına şiddete dair bir hikaye duyar olduk.
Geçen hafta bir arkadaşım uğradı bana, kocam eve döndü dedi. Diğer kadın bunu postalamış, ee parası bitince diye devam etti.
-Sen neden kabul ettin?
-Ee ne yapayım abla. Küçük yer; işten geç gelirsin sorun, giyinirsin sorun, ailem bile cephe aldı bana, en azından görüntüde dursun, boşanmış kadın olmak çok zor…
-Ya seni bir daha döver, paranı alırsa?
-Yok ablam, yapamaz artık. En son dövdü dövdü yine vermedim paramı. İnadımı gördü, baktı elinde kalacağım, istemiyor artık.
… Böyle bir konuşma geçti aramızda. Kadının şiddet görmesi büyük dram, fakat bunu içine sindirmeye başlayıp kabullenmesi daha büyük dram. Kadın yani dişi kuş yuvayı yapmakla kalmayacak, yıkılmasına mani olacak. Toplum bunu empoze etmiş yıllarca.
Bu durumun sadece eğitimsiz ve ekonomik durumu kötü olan kadınların başına geldiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Duyduklarım ve okuduklarım beni dehşete düşürdü.
Ülkenin önde gelen kurumlarının birinde çok yüksek mevkide bir kadın şiddet görüyor. Ve bunu kabul ediyor. Uzman yardımı aldığında ilk şartı ne oluyor biliyor musunuz ?
Evlilikten vazgeçirmeye çalışmamak! Koskoca şirketi yöneten kadın olarak, bir kocayı yönetememiş olmayı kendine yediremezmiş.
Ya da bir başka darp edilen bir kadının, kocasından uzaklaşamamasının gerekçesi sorulduğunda?
-O bensiz ne yapar! İşte bu, anaçlığın en gereksiz hali. Çünkü biz onların annesi değiliz, onlar da bizim çocuğumuz değil. Buradaki en büyük sorun, rollerin karıştırılırması.
Kültürlü olarak gördüğümüz bir sanatçının ” kocam o, döver de sever de” demesi… Bu sahiden üzücü ve düşündürücü.
Bunların bir sürü sebebi olabilir: Savaşı kaybetmemek, kocayı başka kadına bırakmamak, kocadan vazgeçen taraf olmamak, çocuğu babasız büyütmemek vs…
Olsun da nasıl olsun yerine, bir şey iyi olacaksa olsun, düşüncesini zihinlere yerleştirmek gerekir. Bir ilişki kurtarılmak isteniyorsa, bunu kadına görev biçmek yerine, ancak her iki tarafın çabasıyla olabileceğini idrak etmek gerekir.
Kadın, gerektiğinde ayaklarının üzerinde durabilme ve yolunda tek başına yürüyebilme cesaretini göstersin ki, bir gün hiç hesapta yokken koşarak kaçmak zorunda kalmasın.
deniz yılmaz
27 Mayıs 2015 at 13:13
Kadına şiddet artık bitmeli. Buna son verilmeli. Kadınlara değil, kadına el kaldıran acizlere acıyorum artık. Allahım bildiği gibi yapsın…
Gül
27 Mayıs 2015 at 17:38
Kadına el kaldırmak kadar kötü ve aşağılık bir durum olabilir mi başka. Erkekler kendilerini ne zannediyorlarsa sanki böyle davranarak. Kadınların da kendilerini daha fazla geliştirmesi gerekiyor.
Abdullah
27 Mayıs 2015 at 22:04
Ülkemizde oldukça fazla kadına şiddet olayları duyuyorum haberlerde. Nasıl bir zihniyet kadına şiddet uygular anlamıyorum.
Tadında Blog
27 Mayıs 2015 at 22:53
Kadına şiddete karşıyım…
“Kadınları dövenler, dar gönüllü, sabırsız ve hayırsız kimselerdir.”
Zeliha Özboy
27 Mayıs 2015 at 23:01
Ne yazık ki bu içler acısı durum çözülemiyor ve ülkemizin her bir şehrinde patlaak veriyor. çok ama çok üzücü bir durum
Nil
29 Mayıs 2015 at 22:44
Kadına yönelik şiddetin son bulması için önce insanların kafa yapıları değişmesi gerekiyor.
Ve bu konuda annelere büyük görev düşüyor erkek çocuklarını yetiştirirken kadına daha saygılı ve vicdanlı yetişmesini sağlamaları lazım.