Böğürtlen kışı, vakitsiz gelen kar fırtınasına denirmiş.
Seattle’da 1933 Mayıs’ında aniden bastıran kar herkesi şaşkına çevirir. Hayatı planladığı gibi gitmeyen çaresiz bir annenin küçük oğlu bu böğürtlen kışında, esrarengiz bir şekilde kaybolur…
2013 Mayıs’ında Seattle’da yine böğürtlen kışı vardır. Gazeteci Claire’ye, patronu bu böğürtlen kışıyla alakalı ilgi çekici bir haber yapmasını söyler… Araştırmaları sonucu 80 yıl önce de bir böğürtlen kışı olduğunu, bir çocuğun kaybolduğunu ve bulunamadığını öğrenir… Bulduğu her ipucu Claire için beklenmedik sürprizlerdir…
İki fırtına arası kaybolmuş hayatlar… Karlar altına gömülmüş sırlar…
Kimi zaman soğuğun etkisiyle titreyecek, kimi zamansa o özel kahvecide ki sıcaklığı hissedeceksiniz….
Kitapta ki bir güzel sürpriz ise, Mart Menekşeleri’nden tanıdığımız Emily’nin evli mutlu çocuklu olarak karşımıza tekrar çıkması. 🙂
Bu kış günlerinde tereddütsüz okuyacağınız bir kitap.
Hadi buyurun kahveniz benden. 🙂
Toprak
16 Ocak 2015 at 17:12
Sarah Jio’nun okuduğum ilk romanı. İlk lerin yeri başka tabii
Toprak
17 Ocak 2015 at 20:57
Yorum eksik çıkmış sanırım. neyse. Bileklik de çok hoş.
huri
17 Ocak 2015 at 22:46
sarah Jio nun okudugunuz ilk kitabı demek..bileklik kitaptaki tarife uyuyormu ne dersiniz? 🙂
münzevi
16 Ocak 2015 at 22:22
Mart Menekşeleri’nin Emily’sinin burada olması benim açımdan kitabın ilk dikkat çeken özelliğiydi. 1 metre kar altındaki sümela manastırına çıkarken yanımda bu kitabın olması tesadüf müydü acaba ? bu arada kahve için teşekkürler
huri
17 Ocak 2015 at 22:49
kışa uygun bir kitap tavsiyem daha var.takipte kalın sevgili munzevi.
Nilüfer Sipahi_10
10 Nisan 2015 at 21:39
gerçekten güzel bir kitap roman türü kitap okumayı sevmeyen ben bile sevdim böğürtlen kışı okumanızı tavsiye ederim.