
Her şey bir değişim ve dönüşüm halinde. Çocuklar değişiyor, çocukluk değişiyor, anlamlar değişiyor, hal böyle olunca ebeveynler de değişiyor ya da değişmek zorunda kalıyor.
Kaş kalkınca çalan tehlike sinyalleri, gözlerden anlaşılan odana git yoksa terlik geliyor ifadeleri, misafir gidince sana gününü gösteririm baş sallamaları mazide kaldı. Yeni neslin çocukları anlaşılmak istiyorlar, anlaşıldıklarını hissetmek istiyorlar.
Çocuğunuzla aranızda bir çekişme varsa, bir türlü doğru iletişim kuramadıysaniz, bildiğiniz bütün korku dillerini bir kenara bırakıp, yeni bir dil öğrenmenin zamanı gelmiş demektir.
Aldığım anne-çocuk eğitimde ve okuduğum tüm kişisel gelişim kitaplarında ısrarla tek bir dilden bahsedilir: “Ben” dili. Nedir bu ben dili? Kişiliği bir kenara bırakıp, sadece davranışa odaklanmak, davranışı eleştirmektir. Örneğin: yaramazlık yapan bir çocuğa -beni çıldırtıyorsun, Allah kahretsin yeter artık… Ödevini yapmayan çocuğa -tembel seni, sen adam olmasın… gibi sözler kullanmak çocuğun farklı algılamasına neden oluyor. Çocuk: “Ben tembelim, annem beni sevmiyor, ben gerizekalıyım, bir şeyi beceremem ki…” gibi düşüncelere kapılıyor. Bunu genele yayan çocuk, nasıl olsa ben böyleyim deyip davranışını değiştirmiyor. Oysaki doğru iletişim şöyle olmalı: “-Sen yaramazlık yapınca ben çok üzülüyorum, odanı toplamayınca ben çok yoruluyorum seninle oynamaya vaktim kalmıyor, ödevini yapmadığında yeni bir şey öğrenemeyeceğin için üzülüyorum.” gibi… Benim kızım, -anne sen de her şeye üzülüyorsun, dese de inanın işe yarıyor. Çocuk “genelim iyi” sadece bu davranışı değiştirmem gerekiyor diye mesajı alıyor. Bu yüzden onu suçlamadan, her zaman ben dilini kullanarak iletişim kurmalıyız.
Unutmayın; kişilik değişmez ama davranışı değiştirebiliriz. Sevgi ve yerinde ilginin açamayacağı kapı yoktur…
yasmin
20 Ocak 2015 at 15:27
Anne ve çocuk arasındaki iletişimi anlatan çok güzel bir yazı. Verdiğiniz bilgileri kendim de uygulayacağım. Teşekkürler…
Zehra GERGEROĞLU
21 Ocak 2015 at 12:44
Öncelikle teşekkür ederim. Kızım kardeşi olmasını uzun süre kabullenmedi ciddi problemler yaşadık. Aldığım eğitimden sonra bu iletişimin büyük yararını gördüm umarım size de faydalı olur.
fatma dogan
23 Ocak 2015 at 09:17
Bende 8 yaş ve 3 yaş olmak üzere 2 çocuk var kızım kardeşinin erkek doğmasını kabullenemedi çok çabalar harcadık.Gün içinde çalışan bir anne olduğum için çok fazla vakit geçiremiyoruz ama asla kızıma sen başaramazsın imajı vermedim istersen başarırısın hep bişeyleri istemesini sağladım biraz da fazla ödüllendirdim galiba her başarıda ödül bekliyor 🙂
Zehra GERGEROĞLU
23 Ocak 2015 at 09:52
Benim 2.si kız olmasına rağmen aşırı tepki verdi.Sanirim kıskanmanin cinsiyeti olmuyor:) ödüle gelince her yaptığı iyi şeye değil başarmasını istediğiniz davranışlarda ve sizin belirlediğiniz zaman aralığında vermelisiniz böylece sabretmeyi de öğrenecektir. Sevgiler
Süleyman
30 Ocak 2015 at 09:31
Çoğu zaman oğlumla çatışıyorum. Gerçekten çocuğu az da eleştirdiğim an belirli bir sure çatışıyoruz. Ama ne zaman oğlum sen böyle yaptığında ben üzülüyorum diyorsam çatışmamız bir iki gün içinde son buluyor. Gerçekten çok yararlı bir bilgi. Bu bilgileri vermeniz beni mutlu etti.(Yazının içeriğini uygulayalım)
Zehra GERGEROĞLU
30 Ocak 2015 at 22:26
Gerçekten öyle. Çocuklar bazen ilgi çekmek için bile sorun çıkarabiliyorlar. Bu bir nevi iletişim şekli fakat bizim hep sabır göstermemiz gerekiyor çünkü bir süre sonra vazgeçiyorlar.
34numara_8
27 Şubat 2015 at 08:45
Bu zamanın çocuklarına beden diliylede konuşsanız normal dillede yine bildiklerini okuyorlar. Bazen evde istemediğimiz bir şeyleri yaptığında kızdığı belli ediyorsun ister istemez sesini yükseltiyorsun 5 dakika sürmüyor kızdığın çocuğun seni kendi hakimiyetine alıyor. Allah onların eksikliğini göstermesin
Zehra GERGEROĞLU
27 Şubat 2015 at 14:38
Amin.Bazen ben de umutsuzluğa kapiliyorum okuduğum bunca kitap boşmuş gibi geliyor ama sakinlesip sevgiyle yaklaştigimda işe yarıyor
Cem Baki
27 Şubat 2015 at 16:20
Aslında biz öğretmenlerin de kullanması gerekiyor bu dili. Bazen unutup sen diline geçiyoruz. Onun da faydası olmuyor.
Zehra GERGEROĞLU
02 Mart 2015 at 03:20
Maalesef hepimizin sabrının taştığı yerler oluyor, sen diline geçiyoruz ama doğrusu bu. Ve çocuklar üzerinde inanılmaz etkili.